Sunday, February 3, 2008

beyaz ve yumusak bir yatakta uyudum dun gece. pembe bir yastik, kucuk sari bir lamba basucumda. ayaklarimi yorganin altina cektim, sicak. sirtimda kucuk bir bicak yarasi. uyu, sakinles biraz, suyun icine bal damlat ve bir dilim limon belki. sonra nerden, neden ve yeniden, sen geldin, yatagin ucuna oturdun. buyuk sari bir duvar vardi ardinda, elinde birkac beyaz sayfa, ucunu disledigin kalemin. uzerinden yillar gecmis gibi, gozunun ustunden, boynunun kosesinden, kirik on disinden. oyle saskin bakiyorduk ki... bu odada ben seni nereye koyayim, sen beni nereye koy bu zamanda? sutlu kahverengi, cizgili bir kazak vardi ustunde, terlemiyordun, saclarin uzamis biraz, sislisin, sessiz, kimsenin ugramadigi bir istasyon gibi. bosta bulunarak uzaniyorum sana. opuyorsun beni, boyun kisa, egilmiyorum tum kopekligimle, yanagima degil, boynuma dokun diye. uc kez optun beni, gecmis icin biri, tarih icin. biri bu ana, bu anin ozlemine. ucunsusu sessizlige, dine, gelecege, beyaz parmaklara, kuru uzumlu cikolataya, kapisi acik zemin katli odalara, ibrahim ferrer'e, filmlere, fuayelere, genclige.

No comments: