Monday, November 26, 2007

kasim sonu hoscakal

seni ruyamda gordum. teyzen seni izlemeye gelmis (kim ki teyzen?), icerde, tiyatro salonunun sahnesindesin (ne isin var sahnede?) ben disarda, kapinin yanibasindayim. iceri giremiyorum, girmemem gerekiyor cunku, yasak bolge orasi. seni sadece benim gormem gerekiyor ve senin beni gordugunu kimsenin gormemesi gerekiyor. her neyse, seni goremiyorum iste. o kapinin yaninda bekliyorum, ama biliyorum ki ustunde beyaz bir gomlek, altinda siyah bir pantolon ve o eski model pantolon askilarinla terliyorsun, her ne yapiyorsan o an. istiklalde asagi yukari yurumustuk bi kere boyle, senin ustunde tum bu saydiklarim vardi, sacin kisaydi, ben ne giyiyordum, nasildim hatirlamiyorum. sadece sacini kestirdigin icin seni garipsedigimi, ustundekilerin fazla baska geldigini animsiyorum. yuzune biraz gunes vuruyordu, sigaran vardi bittabi, nasi olur da bu sicakta sigara? ruyaya doneyim, salonun kapisi aciliyor, insanlar disari cikiyor, teyzen de gecip gidiyor yanimdan. onu tanimiyorum, hic gormedim, ama yanimdan gecip gittigini biliyorum iste, bir sekilde, ruya dilinde. salon bosalinca iceri dogru yuruyorum. ustumde kirmizi montum var, siskin ve kaygan, icinde kaz tuyu olan siskin montum. sana dogru yuruyorum ve nedendir bilmiyorum ama gozlerim titriyor. her zamankinden daha kucuk ve puslu gozukuyorsun, kizgin ve kirgin. damla damla yuruyorum sana, nefes alamaz gibi, bogazima bir yumruk takildi derdi annem, iste tam olarak oyle, bogazimda bir yumruk yuruyorum, guclu suratinin kizgin boyasi pul pul atiyor. hep anliyoruz biz birbirimizi, hep biliyoruz. birbirimizin kuytularina saklanarak mutlu oluyoruz. iste boyle sariliyoruz yine, siskin kirmizi montumun ustunde pufluyor ellerin, terli sirtindaki beyaz gomlegin ustunde diniyor ellerim. seni ozledim, bu ruyayi baska turlu yoramiyorum, yormayi istedim, denedim, yoramadim, ne yalan soyleyeyim.

No comments: