Çünkü uzaktan bile belliydi o derinin ne kadar eski olduğu.
Ama yine de elim kaşınıyordu ve kendimin olmayan bir şeye sürtünmem lazımdı.
Nasıl pişmanım.
O deri sanki binyıl suda beklemişti. Dokunur dokunmaz üstü kaydı. Ayrıldı. Altı göründü.
Nasıl pişmanım.
O damarlar yeşil mi, mor mu belli değildi. O tüyler var mı, yok mu?
Elimin deriye değen yerlerini hemen duvara sürrtüm. Yetmedi ısırdım.
O da yetmedi fırçaladım.
Biraz önce de yıkadım.
Nasıl pişmanım.
No comments:
Post a Comment