Saturday, January 22, 2011

Deri

Ellememem gerektiğini biliyordum.
Çünkü uzaktan bile belliydi o derinin ne kadar eski olduğu.
Ama yine de elim kaşınıyordu ve kendimin olmayan bir şeye sürtünmem lazımdı.

Nasıl pişmanım.

O deri sanki binyıl suda beklemişti. Dokunur dokunmaz üstü kaydı. Ayrıldı. Altı göründü.

Nasıl pişmanım.

O damarlar yeşil mi, mor mu belli değildi. O tüyler var mı, yok mu?

Elimin deriye değen yerlerini hemen duvara sürrtüm. Yetmedi ısırdım.
O da yetmedi fırçaladım.

Biraz önce de yıkadım.

Nasıl pişmanım.


No comments: