Thursday, April 8, 2010

bu kalemi cok sevdigimden onu caldim. kalemin mavisi soluk ve esaretli. esrarengiz bir kuheylanin bekareti safya sonlarinda okunuyor. Anlamiyoruz-kameralar calistiginda, aksam eksidigimizde ve yildizlar hizla uzaklasip kucuk noktalara donustuklerinde ozgurlugumuzun sinirini erdemimizin derinligiyle olcuyoruz.
mintika temizligi icimi eziyordu. Onu dusunerek dus dus yazabiliyordum. Birbirimizin icinde oglaklar besliyor, uc aya varmadan onlari kesiyor, kanlarini iciyorduk. kan pihtilastikca tuhaflasiyor, kokusu koridordan caddeye tasiyor, sokaktaki adam durup o tipik sorularindan birini soruyordu: " ben 101 huseyin, benden onceki 100 huseyine ne oldu?"
onlarin hepsi olduguyle ve yasadiklariyla kaldi. iclerinden biri laz bir mimardi. yaylaya diktigi 5 katli carpik eseri adina miras kaldi.mutayyit Muhittin'in ser ambarinda caldigi deniz kumunda kurtcuklar. kurt ahalinin toren ve bayramlarda uu ulumasi. u bir mukafakat, u bir dinlenme hali.
sonra bir kopruden gectim, kopru gecim derdindeydi. her gecenden 5 lira aliyorlar, otobuse binenlere cift bilet odetiyorlardi. halbuki nazan'in boynunu opmek en cirkef murebbiyeye bile 2 liradan fazlasina patlamamistir. ahalinin agzina sakiz olan Tombik, uzun burnuyla, dag tepelerinde terorist avlayan av takiminin seceresine ananas esansi katiyor. karton karton sigara dagitiyor, yerli tutunun harikasini izah ediyor, kelimelere anlamlar yukluyor, sonra onlari bosaltiyor, bir otelin en alt katina kebapci dukkani actiriyordu.
postmodern uzam nedir? bir otelin icindekilerle birlikte atese verilmesinden birkac yil sonra ayni otelin en alt katina acilan kebapcinin mutfagi. nizam'ul mulk, hatasiz kul olmaz ve orhan becay'in sazi elektronik bir aksamda, mutemadiyen ucusan perdelerle (duygulanma= dalgalanma) cinlamaktadir. arka bahcede pasli pervanenin yaninda sigara icen ve o konfeksiyon atolyesine bu sabah asla ve asla gelmek istememis aysun'un kot pantalon daglari arasinda vicdanini yazgiya teslim edisi. intihar bu.

No comments: